Takıntılar (Obsesif Kompulsif Bozukluk)

Obsesyon Nedir?(Saplantılar-Takıntılar)

Kendi isteği kontrolu dışında aklına gelen, şahsı tedirgin eden, sıkıntı ve stres oluşturan, irade ve bilinçle uzaklaştırılamayan, kovulmayan yineleyici düşüncelerdir.

Kompulsiyon Nedir? (Zorlantılar)

Çoğunlukla obsesif düşünceleri kovmak veya bu düşüncelerin oluşturduğu sıkıntıları azaltmak için yapılan ve istenmeden yinelenen hareketlerdir. Kompulsiyonlar amaçladıkları şeyle aralarında mantıksal bağlantıları yoktur, abartılıdırlar.

Bir yere dokundum mikrop bulaşır mı? Ocağı kapıyı açık unutmuş olabilir miyim? Terlikler, eşyalarım simetrik olmazsa işlerim kötü gider mi? Bu hareketi 3 kere yapmazsam işlerim ters gider mi’ gibi Ya sevdiklerimin başına bir şey gelirse? Bu ve benzeri düşünceler;

  • İstemeden aklınıza geliyorsa,
  • Yaşamınızda belli bir sıkıntıya neden oluyorsa,
  • Saçma olduklarını düşündüğünüz halde kafanızdan atamıyorsanız

Bu Düşünceleri Baskılamak Veya Etkisiz Hale Getirmek İçin;

  • Katı biçimde uyulması gereken
  • Yapmaktan kendinizi alıkoyamadığınız
  • Sürekli tekrarlanan davranışlarınız oluyorsa

Ve

Bu düşünceler ya da davranışlar nedeniyle hayatımızın alt üst olduğunu, çekilmez hale geldiğini düşünüyorsanız obsesif-kompulsif bozukluğunuz (takıntı hastalığı) var demektir Örnek olarak bir kişinin ellerinin temiz olduğu bilmesine rağmen pis olduğunu düşünmesi ‘obsesyon', bu düşünceden kurtulmak için gereksiz yere sürekli ellerini yıkaması ise ‘kompulsiyon' dur.

Zihnimizin bize oynadığı bir oyun olan takıntılar, zamanla tüm yaşamımızı etkilemeye başlar. Bu da hem bizim hem de çevremizin hayatını alt üst eder. Çocuklara ilişkin takıntılar, yani bilimsel adı ile obsesif kompulsif bozukluk (OKB) sıklıkla gözden kaçabiliyor. Çocuklarında bu tür bir rahatsızlık olmayacağını düşünen aileler, takıntıları çocukların 'tutturmaları' olarak nitelendiriyorlar. Oysa OKB önemli ve tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Çocukluk döneminde genellikle sinsi başlayan bir durum olması, çocukların olayı çok iyi tanımlayamaması ve belirtilerin çocukluk dönemi özellikleriyle karışabilir olması tanıyı zorlaştırır. Başlangıç sinsi ve uzun süreli olmasına karşın, bazen önemli bir olay tetikleyici olduğundan sanki aniden başlamış gibi algılanabilir. Tedavi olmadığı takdirde erişkin dönemde bulguları artar, hayatın tamamını etkileyen bir rahatsızlığa dönüşebilir.

Çocuklarda En Çok Görülen Obsesyonlar

Kirlilik, hastalık bulaşacağı düşüncesi, kötü bir şey olacak düşüncesi, birinin öleceği veya hastalanacağı korkusu, simetri, cinsel içerikli düşünceler, yasak veya şiddet içeren düşünceler, anlatma sorma onaylatma ihtiyacı' olduğu göze çarpmaktadır.

Sık rastlanılan kompulsiyonlar ise; Yıkama, kontrol etme, düzenleme, sıralama, sayma, dokunma, tekrarlama, biriktirme, tekrar tekrar düşünme olarak sıralanmaktadır.

Temizlik Takıntısı: en sık mikrop ve pislik bulaşma takıntısı görülür. Bu tip bir takıntısı olan kişi her hangi bir şeye dokunmaktan kaçınır. Temiz olduğundan emin olmak onun için en önemli şeydir. Obsesyonların en sık görülen türlerinden biridir ve ‘Temizlik Hastalığı’ olarak da bilinir. Bu nedenle sürekli el yıkamak, yıkanmak, kıyafet değiştirmek veya temizlik yapmak zorunda kalırlar. Tuvalette veya banyoda temizlenmediği düşüncesi ile saatlerce kalabilir.

Sayma Takıntısı: Bazı şeyleri belli sayıda yapmazsa veya saymazsa kötü bir şey olacağını, kendisinin veya ailesinin başına kötü bir şey geleceğini, işlerinin ters gideceğini düşünür ve sıkıntı yaşar. Bu takıntı türünde yaşadığı sıkıntıyı gidermek için kişi gördüğü ya da düşündüğü her şeyi saymaya çalışır. Araç plakalarını, bina numaralarını, yerdeki parkeleri, kişileri vb Bu işlem sırasında da ciddi olarak yorulur. Bazı sayılar uğurluyken bazı sayılar uğursuzdur. Uğursuz sayıları aklından uzaklaştırmaya çalışırken uğurlu sayıları düşünmeye veya yaptığı hareketleri bu sayıda tekrar etmeye çalışır. Örneğin uğurlu sayısı 2 ise kapıya iki kez dokunur, pek çok hareketi iki kez yapar..

Kontrol etme, kuşku takıntısı: Bu obsesyon türünde kişi yaptıkları işten emin olamazlar ve yapıp yapmadıklarını defalarca kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Işığı söndürmüş olmasına rağmen tekrar tekrar kontrol etmek zorunda kalır, kapıyı kapatmasına rağmen tekrar tekrar kontrol eder.

Simetri, Düzen Takıntısı: olayların ya da nesnelerin tam istedikleri düzende, mükemmel yada kesin bir simetri olmaları gerektiği obsesyonuna sahiptir. Ayrıntılarla aşırı ilgilenmeleri obsesyonel yavaşlığa ve işlerinin çok uzun sürede bitmesine sebep olur. Kişi her şeyi çok dikkatli düzenler ve kurduğu düzenin bozulmaması için inanılmaz çaba harcar. Eşyalarının karıştırılmasına hatta dokunulmasına karşı şiddetli tepki verebilir. Simetri ya da “tam ayarında olma” takıntısı nedeniyle işlerini bitirmekte zorluk yaşarlar ve sıklıkla geç kalabilirler. Bu hastaların bir yemek yemeleri, okula gitmeden önce hazırlanmaları saatler alabilir. Örn. Evdeki terliklerin, masasının üstünün, eşyaların simetrik durması için çok çaba harcayabilir, ancak diğer şeylerde de çok dağınık düzensiz olabilir.

Zarar verme ya da saldırganlık takıntısı: Kendi çocuğuna, arkadaşına, annesine ya da yakınlarına zarar verme düşüncesidir. Aslında başkasına zarar vermeyeceklerini bilmelerine karşın çocuklarına ya da sevdiklerine zarar verme düşüncelerini, buna bağlı olarak da korkularını yenemezler. Endişelendikleri şeyi gerçekten yapmak istemez, bunu isteyebilecekleri düşüncesinden rahatsız olurlar. Bu korkuyla mücadele etmek için başka takıntılar geliştirirler; endişe ettikleri şeyi gerçekten yapmayacakları konusunda güvence almak için anlatma veya sorma gereksinimi duyarlar. herhangi bir şeyi belli sayıda yapmak gibi. Örneğin pencereyi üç kez açmak, kapıyı iki kez kapamak gibi.

Dini Takıntılar: Hiç istemediği halde Allah’a ya da dini değerlere küfür etme, hakaret etme düşünceleridir. Bu duygu durumundan kurtulmaya çalışan kişi okuduğu duayı defalarca tekrarlamak zorunda kalır. Özellikle ergenlik çağında bu düşünceler ile kendini suçlu günahkar hisseder, böyle şeyler düşündüğü için kötü bir çocuk olduğunu, başına kötü şeyler geleceğini düşünür yoğun sıkıntı yaşar. Sıkıntısını hafifletmek ve dikkatini başka yere çekmek amacıyla belli bir düzende sayıları ileriye ya da geriye doğru saymaya çalışır. Aileden birisine genellikle de anneye ‘böyle düşündüm bir şey olmaz değil mi?’ diye sorma ve onaylatma ihtiyacı hisseder. Bir şey olmaz diye onaylatmadan rahat edemez.

Cinsel içerikli takıntılar: Tekrarlayan cinsel imgeler ya da duygular kişiyi rahatsız eder. Kendilerine ters gelen cinsel ve saldırgan eylemlere gireceklerinden korkarlar. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklarda sık görülür. Bunları düşündüğü için kendini suçlu hisseder, yoğun sıkıntı yaratır. Sıkıntı hissini gidermek için belli hareketleri yapmak, ‘bunu düşündüm bir şey olmaz değil mi? ‘ Diye onaylatmak sormak ihtiyacı hissederler.

Ne Zaman Başlıyor?

Obsesif-Kompulsif Bozukluğun (OKB) çocuk ve ergenlerde sıklığı %0.3 –0.9 olarak bildirilmekle birlikte daha sık olabileceği düşünülmektedir. En sık ortaya çıktığı yaş 7, ortalama başlangıç yaşı 10'dur. Ancak klinik pratikte çok daha küçük yaşlarda başlayan (2 yaşa kadar) olgulara rastlanmaktadır. OKB'nin biyolojik temelleri olan nöropsikiyatrik bir hastalık olduğu kabul edilmektedir. Hastaların birinci derece yakınlarında % 35 oranında benzer bir rahatsızlığa rastlanabiliyor. Tedavi edilmediğinde başka bir hastalığa dönüşmüyor ama kişinin tüm hayatını etkiliyor; kişinin arkadaş, iş, aile ilişkileri zarar görüyor.

Takıntılar Neden ve Nasıl Ortaya Çıkar?

Takıntıların sebepleri arasında biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler, yakın aile bireylerinde obsesyon olması ve yatkın kişilik özellikleri gibi etkenler olduğu varsayılır ancak kesin nedeni henüz saptanamamıştır.

  • Takıntıların başlıca nedeni kalıtsal etmenlerdir. Tek yumurta ikizlerinde takıntı bozukluğunun birlikte görülme oranı %85’tir. Aile de takıntı rahatsızlığının olması riski normal popülasyona göre 5-10 kat artırır.
  • Psikolojik; okul başarısızlığı, sınav kaygısı, arkadaş ilişkilerinde sorunlar, cinsel kimliği kabul ile ilgili sorunlar, ergenlik dönemi sorunları, boşanma vb yaşam olayı sorunları
  • Çevresel faktörler; ailede takıntıların olması hem biyolojik hem de model olma açısından çevresel bir faktördür. Çocuklar anne babalarını taklit ederek de semptomları öğrenmiş olabilir. Bununla birlikte, hastaların semptomları ile ailedeki diğer bireylerin semptomları genellikle birbirinden farklıdır. Örn: kontrol etme takıntısı olan bir annenin çocuğunda el yıkama takıntısı gelişebilir.

Kimlerde Daha Çok Görülür?

“Sorumluluk duygusu yüksek olan, genellikle başarılı, hırslı, çabuk endişeye kapılan, gergin, kaygılı, mükemmeliyetçi, ayrıntıcı kişilik yapısına sahip insanlar hastalığa daha yatkındır. Çocuklarını çok sık eleştiren, suçlayan, onlardan kusursuz olmalarını isteyen ya da ayıp ve günah gibi kavramları abartılı biçimde aşılayan ailelerde takıntı hastalığına sık rastlanıyor.

Araştırmalarda hastalığın aniden başladığını gösteriyor. % 50-70 hastada yakınmalar gebelik, ev değiştirme, cinsel sorun, yakın bir akrabanın kaybı gibi stresli olaylar sonrasında başlıyor. Zaman zaman artıp, azalmalar seklinde dalgalanmalar da gösteriyor. Alevlenmelerde stresin de etkisi var. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar az oranda herkeste görülebilir, ancak bunlar kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini bozuyor ve ciddi zaman kayıplarına neden oluyorsa hastalık kabul edilir ve tedavisi gerekir. Takıntıların hastalık sınıfına girmesi için takıntılara günde en az 1 saat ayrılması gerekiyor.

OKB'nin çocuklarda sanılandan çok daha fazla görüldüğü, ancak çocukların sıklıkla ayıplanacakları ve yanlış anlaşılacakları gibi düşünceler nedeniyle sıkıntılarının gizleme eğiliminde oldukları bilinmektedir. Anne-baba veya öğretmenler çocuklara yaklaşımlarında güven verici davranır, çocukların yanlarında rahat ve açık davranmalarını sağlayabilirlerse, çocuklar da sıkıntılarını söyleme konusunda rahat davranacaklardır.

Çocuklar takıntılarını nasıl dile getirirler? Sıklıkla konudan bahsederken sıkıntılı oldukları göze çarpar. Kendileri aslında bu şekilde düşünmek veya davranmak istemedikleri halde içlerinden bir sesin (bazen kendi düşüncesi olduğunu söylerler, bazılarıysa başka birisinin sesi olarak tanımlayabilir) belli davranış ve düşüncelere yol açtığını dile getirirler. Örn:içinden herhangi bir şeye küfür etmek gelmesi, rahatsız edici cinsel içerikli görüntülerin göz önüne gelmesi, bir şeyi iki kez yapmazsa kötü bir şey olacağı veya kapıyı kilitlemiş olmasına rağmen sanki kilitlemediğini düşünmesi ve tekrar tekrar kontrol etmek zorunda kalması, ellerinin kirli olduğunu, mikrop kapacağını düşünüp sürekli elini yıkaması gibi. Bazen düşünceler eşlik etmeden sadece tekrar eden davranışlar (kompulsiyonlar) ortaya çıkabilir ve bunlar dışardan rahatlıkla gözlemlenebilir.

Çocukluk Çağındaki Törensel Davranışlar Nelerdir?

Çocukluk dönemindeki bazı özellikler, hastalık belirtileriyle benzerlikler gösterir. Özellikle küçük çocukların gelişimi sırasında bazı şeyler törenseldir. Örneğin yatmadan önce yapılan birtakım davranışlar küçük yaşlarda normalken, ilerleyen yaşlarda obsesyon ve kompulsiyonlara dönüşebilir. Küçük çocuklar yatağa girmeden belli sıra izleyen bazı kurallara uyarlar. Giyinme, masal anlatımı, belli bir yerde yatma gibi. Bunlar olmayınca huysuzlaşabilirler. Ama sekiz-dokuz yaşından sonra bu düzen değişir. Ancak bu durum, hastalık belirtisi olduğunda devam eder ve herhangi biri olmadığında aşırı kaygı, olayı baştan yapma gibi belirtiler ortaya çıkar. Benzer şekilde küçük çocuklarda çizgilere basmadan yürüme bir oyundur. Erişkin dönemde ise bu bir kompulsiyon olabilir. Bu çocukluk ritüellerini kompulsiyonlardan ayıran en büyük özellik, ritüeller bir çeşit sosyalleşmeyi artırıcı, kaygıyı azaltıcı rol oynarken, kompulsiyonların kısıtlayıcı ve sıkıntı verici olmasıdır. Eğer ritüeller sıkıcı, kaygı verici ve yaşamı etkileyen hale geldiyse hastalık boyutuna ulaşmış demektir. Tanı konulurken dikkat edilmesi gereken şeylerden biri ailenin verdiği öykü ve tanımlamalardır. Aileler genellikle kompulsiyonları 'tik' olarak tarif eder. Özellikle de bir yere dokunma ya da belli hareketi tekrarlama olduğunda bu anlatım gözlenir. Oysa tik kasların istemsiz kasılmasıdır ve birbirlerinden farklı hastalıklardır. Çocukların bazı şeyleri aktarımındaki güçlükler nedeniyle de tanı için başka hastalıkların değerlendirilmesi gerekir.

Tedavi: OKB'de en başarılı tedavi ilaç + davranışçı kognitif terapidir. Genellikle tedaviye iyi yanıt veren bir hastalıktır. Tedavisiz kalan olgularda depresyon sıklıkla tabloya eklenebilir. Çocuğun işlevselliğini giderek daha fazla bozar, okul ve ev hayatını çekilmez hale getirebilir. Çevresi için de ciddi zorluklar yaratmaya başlar. Bazen çocukluk çağı psikozları OKB şeklinde başlayabilir. Bu nedenle çocuğun bir hekim tarafından tedavi edilmesi büyük önem taşır.

Bunlar da İlginizi Çekebilir