Sınav olgusu hepimizin yaşamın bir döneminde karşımıza çıkan bir gerçektir. Her yıl milyonlarca aile sınavlara hazırlanan çocuklarının başarısı için elinden gelenin en iyisini yapma arayışı içine girmektedir. Sınav süreci sadece çocuğun değil tüm ailenin yaşamını etkilemektedir. Çocuğumuzun girdiği sınavlarda başarılı olması, sınavlara yeterince hazırlanması kadar bu süreçteki psikoloji ile yakından ilgilidir. Sınav kaygısı, özgüven eksikliği, motivasyon azlığı, ergenlik dönemi sorunları, aile içi ilişkilerde sorunlar, Dikkat eksikliği-hiperaktivite, Özgül öğrenme bozukluğu, depresyon, sosyal fobi, takıntılar, öğrenme ve etkili çalışma stratejilerini bilmemeden kaynaklanan sorunlar çocuğun sınav başarısını etkiler.
Çocuğunuz sınavdan bir önceki gece uyuyamıyorsa, sınavda heyecanlanıp çok iyi çalışmış olduğu ve bildiği halde başarılı olamıyorsa, sınav sırasında midesinde, karın bölgesinde gerilme ya da rahatsızlık oluyorsa, soğuk terleme ve baş ağrıları çekiyorsa, bildiklerini de unutuyorsa, dikkatsizlik yüzünden çok sayıda hata yapıyorsa sınav kaygısı yaşıyor olabilir.
Sorumluluk sahibi olan, bir hedefi olan ve bunun gerçekleşmesi için çaba gösteren her öğrencinin, bilgisinin değerlendirildiği bu tip sınavlardan önce kısmen kaygı duyması doğal ve gereklidir. Çünkü kaygı az miktarda ise kişi üzerinde motivasyon ve performansı arttırıcı etki gösterir. Ama kaygı istenen düzeyin üzerine çıktığında kişinin dikkat, öğrenme, bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler ve başarıyı ve motivasyonu düşürür. Sınav Kaygısı, sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan, yoğun kaygıdır. Sınav Kaygısı yaşayan öğrenciler, çalışmalarını planlamakta, doğru düşünmekte, konsantre olmakta ve çalıştığı konuları hatırlamakta güçlükler yaşarlar. Stresin artmasıyla birlikte olumsuz düşünceler öğrencinin zihnini kaplamaya başlar. Bunun sonucu olarak kaygı ve stresin derecesine göre kişide sınavdan günler öncesinde bile kendisini göstermeye başlayan huzursuzluk, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, titreme, çarpıntı, terleme gibi belirtiler ortaya çıkar. Bazı öğrenciler ise; daha çok baş, boyun ve sırt ağrısı, dinlendirici uyku uyuyamama şikayetleri olur. Sınav yaklaştıkça ders çalışma isteğinde belirgin bir azalma, durgunluk, içe kapanma olabilir. Sınav günü ile ilgili ya çok konuşurlar ya da vurdumduymazlık geliştirirler.
Sınav yaklaştıkça belirtiler daha çok artar ve sıkıntının şiddetine göre kimi zaman öğrencinin sınavı terk etmesine, hatta sınava giremeyecek duruma gelmesine neden olur. Sonuç olarak akademik olarak çok başarılı olabilecek bir öğrencinin başarısızlığına sebep olabilir.
Sınav kaygısı yaşayan kişi, kendisi ve sınavla ilgili sürekli olumsuz düşünceler ve senaryolar peşindedir. Deyim yerindeyse kendi zihninin ürettiği senaryoya kendisi inanır. Sürekli içsel olarak konuşan ve kendini eleştiren kendini cezalandıran bir tavır içine girer. Başkalarıyla kendini kıyaslar, ‘başkaları ne der’ diye düşünür, ‘Ablam kazandı ya ben kazanamazsam, öğretmenlerime aileme rezil olacağım, benden çok şey bekliyorlar, başkaları benden daha iyi çalışıyor, kazanmam mümkün değil, bildiklerimi unutursam, yeterince hazırlanmadım, süre yetmeyecek, mutlaka kötü bir şey olacak, başarılı olamayacağım, dikkatim dağılacak, soruları kaydırırsam, zaman yetmezse, sınavda her şeyi unutacağım, elim terleyecek, karnım ağrıyacak…’ gibi sürekli olumsuz düşünceler aklına gelir.
Sınav döneminde anne babalarda en az çocuklar kadar kaygılıdır. Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Bu nedenle öncelikle aileler kendi kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. Çocuğumuzun kaygısını artırmak sadece ona baskı yapmak veya olumsuz sözler söylemekle artmaz. Olumlu cümleler kursak bile, beden dilimiz yüz ifademiz ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlar olumsuzsa kaygımız çocuğumuza geçer. Ağızdan çıkan ile bedenlerin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. ‘Ben senin başarılı ve mutlu olmanı istiyorum’ derken ‘başarılı ol ki çevreye rezil olmayalım’ diye düşünüyorsanız ona destek olamazsınız. Çok fazla sorumluluk alan kaygılı çocuklarda ‘sana çok güveniyoruz mutlaka başaracağına inanıyoruz’ denmesi bile ‘bana çok güveniyorlar, ailemin güvenini boşa çıkartırsam’ düşüncesine ve kaygıya sebep olabilir. Bu nedenle sonuca değil sürece odaklanmak ve ‘elinden geleni yaptığına inanıyoruz, zaman zaman başarısız olsan bile çalışmaya devam eder ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırsan istediğin hedefe ulaşırsın, senin yanındayız, bunun için biz de elimizden geleni yapmaya hazırız’ denmesi çocuk için rahatlatıcı olacaktır.
Onu ne kadar sevdiğinizi ona her zaman hissettirin. Bir çocuğun başarılı olması için motivasyona ihtiyacı vardır. Bunun için çocuğun başarabileceği kapasiteye sahip olduğuna inanması, başarmaktan keyif alması gereklidir. Çocukların en çok anne babalarından övgü aldıklarında mutlu olur. Çocuklar anne babalarda düş kırıklığı yarattıklarını hissetmeye başlarlarsa, içe kapanma, yetersizlik duyguları ortaya çıkar. Çocuğumuzdan kapasitesinden fazlasını ister, yapabildiklerini görmez, yapamadıklarını yüzüne vurur, sürekli tembelsin derseniz, bir süre sonra çocuk da bu durumu kabullenir, özgüvenini ve çalışma mücadele etme motivasyonu kaybeder. Sadece başarılı olduğunda sevgi ve ilgi gören, başarısızlıklarında eleştirilen çocuklar, kendi değerlerini sadece başarılı olmaya bağlayacakları için, kendilerine güvenmez ve en ufak başarısızlıkta sınav kaygısına kapılabilirler. Konuyu öğrenip öğrenmediğine değil de, sadece sınavda iyi not alıp alamayacağına odaklanır, sınavda başarılı olup olamayacağını düşünmekten ders çalışmaya konsantre olamaz, sınav sırasında heyecandan bildiklerini unutur.
Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın, maddi olarak aşırı fedakarlıkta bulunmak, bu fedakarlıkların sürekli hatırlatılması öğrenciyi ders çalışamaz hale getirir, “ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım.” biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.
Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; ‘Bu kadar çalışmayla kazanamazsın“ gibi söylediği sözler, hırslanıp çalışmasını sağlamayacağı gibi, çocuğun ya inatlaşmasına ya da kaygıdan çalışamamasına neden olur
Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın, örnek göstermeyin. Eşiniz veya çocuğunuz sizi başkalarıyla kıyasladığında ne hissediyorsanız, çocuğunuz da onu hisseder. Kendi eksiklerini göremez veya aşırı abartır, öfkelenir, sizi suçlar, motivasyonu azalır, kaygısı artar. "Amcanın kızı tıbbı kazandı, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahcup etme." vb. türünden yaklaşımlar çocuğunuza zarar verebilir. Çocuk, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.
Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. Objektif bakıldığında belli alanlarda kuvvetli yönleri olabileceği gibi belli alanlarda da zayıf özellikleri olabilir. Aşırı beklentiye girmeyin. Her anne baba çocuğunun özel olduğunu düşünür. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir. Bazen aşırı pohpohlamak, ’Çok zeki ama çalışmıyor’ sözleri, çocuğun kendini dev aynasında da görmesine ve tembelliğine sebep olabilir. Çocuğumuza vereceğiniz mesaj; ‘her ne yaparsan yap, elinden gelenin en iyisini yap, beklentimiz ise ‘başarıya değil, amaçlı, planlı programlı, çalışmasına yönelik’ olmalıdır.
Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır. En iyiyi isteyen mükemmeliyetçi ebeveynler çocukta hata yapma korkusuna neden olur. Çocuğun Hatasını düşünmesini sağlamak, birlikte çözümü konuşabilmek önemlidir. Sınavdan veya ödevinden düşük not almış morali bozulmuş bir çocuğa “ben sana söyledim, baştan savma yapmışsın, son ana bırakıyorsun” yerine “üzgün görünüyorsun, bir sonraki ödevinden, sınavından iyi not alabilmek için nelerde eksiğin var bunu konuşabiliriz” diyebilmek çocuğun hatalarından ders almasına yardımcı olmamızı sağlar.
Sınavın sonucuna değil sürece odaklanın. Sınav ve sonuçlarını düşünmek zihinsel enerjinizi ve zamanınızı boşa harcamanıza neden olur. Günlük çalışma planları yapın, nasıl ilerlediğinize kendinizde şaşıracaksınız.
Sınavlar öğrenme için birer fırsat olarak görebiliriz. Kötü geçen sınav sonrası ‘Ne yaptım? Neleri iyi yaptım? Neleri daha iyi yapabilirdim? Nelerin farkına vardım? Ne öğrendim? Bu sorunu nasıl çözebilirim?’ sorularını sorup, çözüm bulabiliriz. Sınavlar hangi konularda eksiklerimiz olduğunu, zamanı iyi kullanıp kullanmadığımızı, çalışma yöntemimizin doğru olup olmadığını, sınav stratejimizi gözden geçirmemizi sağlayabilir.
Olumsuz düşüncelerden uzak durun. Daima olumlu düşünmeye özen gösterin. Karamsar ve negatif düşüncelerle vaktinizi boşa harcamayın. Hiç kimse sınava tüm bilgileri tam olarak bilerek giremez. Mutlaka bilgilerin bir kısmı unutulacaktır, önemli olan bunu en aza indirgemektir. Zihinsel enerjinizi yeni bilgileri öğrenmek ve eski bilgilerinizi tekrar etmek için kullanın.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın. Herkesin öğrenme ve çalışma stili farklıdır. Sizin bir deneme sınavında başarılı olamamanız, bir sonrakinde de başarısız olacağınız anlamına gelmez. Başkalarının ne yaptığını düşünmek yerine eksikliklerinizi tamamlamaya çalışmanız daha faydalı olacaktır.
Planlı hareket edin, doğru ve etkili ders çalışın. Ders çalışırken kısa dönemli planlar yapmanız çok önemlidir. Tamamlanan her hedef kendinizi daha iyi hissetmenizi ve bir sonraki adımı atmak için daha hevesli olmanızı sağlayacaktır. Anlamadan, ezberleyerek çalışmak da bilgilerin çabuk unutulmasına sebep olacak, yorum yapma yeteneğinizi zayıflatacaktır. Anlamadığınız kısımları, çok basit bir şey bile olsa öğretenlerinize sormaktan çekinmeyin. Kendinizi iyi tanıyın, en iyi ne şekilde öğrendiğinizi tespit edin. Mutlaka dinlenmeye zaman ayırın. Önemli olan çok çalışmak değil, etkili çalışmaktır.
Motivasyonunuzu yüksek tutun. Kendinize güveninizi hiçbir zaman kaybetmeyin. Küçük de olsa eski başarılarınızı sık sık hatırlayın.
Ailenizden ve öğretmenlerinizden destek istemekten çekinmeyin. Moraliniz bozulduğunda, belli bir konuyu öğrenmekte zorluk çektiğinizde, çalışma programınızı oluşturmakta güçlük çektiğinizde yardım istemekten çekinmeyin. Unutmayın her başarılı sporcunun onu başarıya götüren bir antrenörü vardır. Bazen dışardan kendi göremediğimiz bazı eksiklerimizin bize söylenmesi çok faydalı olmaktadır. Sınav kaygısı, öğrenme stratejileri, dikkat eksikliği konusunda çocuk ve ergen psikiyatristinden destek alabilirsiniz.
Yaşadığımız sürece hem başarılar kazanacağız hem de ara sıra başarısızlıklar yaşayacağız. Bir kişinin yaşamda başarılı olabilmesi için, her sonucun yeni bir başlangıç olduğunu görebilmesi önemlidir. Sınavlar her zaman olacak, yaşam denen oyun karşımıza sürekli yeni sınavlar getirecektir. Bu oyunda en önemli kural sürekli oyunda kalmaktır. Çocuğunuza başarıya adım adım ulaşıldığını, bunun bir maraton olduğunu hatırlatın. Herkes gibi onun da performansının zaman zaman düşebileceğini unutmayın. Bu gibi dönemlerde onu motive edip yüreklendirin. Bilgi eksikliği olan konuları vakit geçirmeden tespit edin ve gerekli olan önlemleri alın. Kaygıyla baş edemediğini görürseniz profesyonel destek almaktan kaçınmayın. Çocuğunuzu iyi gözlemleyin, ruhsal bir sıkıntı yaşıyorsa, dikkat ve öğrenme sorunları yaşıyorsa bunların sebebini ve çözümünü bulmaya çalışın.
Sezen Aksu’nun şarkı sözleri ergenlik dönemini ne kadar güzel anlatıyor değil mi. Küçüğüm daha çok k ...
Devamını OkuOkul saatleri yaklaştığında; sıkıntı artışı, ağlama, sinirlilik, uykusuzluk, saldırganlı ...
Devamını Oku