‘’Hayatınızda sizin için en önemli olan şey nedir?’’ diye sorulduğunda kuşkusuz çoğu anne baba ‘’çocuklarımız’’ diyecektir. Anne babalar çocuklarını o kadar çok severler ki onlar için her şeyi yapar, onların iyiliği için kendilerini feda eder, çocuklarına istedikleri şeyi verebilmek için kendi gereksinmelerinden vazgeçer.
Günümüzde anne babalar daha çok çalışıyor, daha mutlu ve özgüvenli çocuklar yetiştirmek için daha çok çaba harcıyor. Çocuklar bütün beklentilerin üzerine yöneltildiği, aşırı korunan, pohpohlanan, neredeyse her dediği yapılan ‘‘ailelerin biricik gözbebeği’’. Aileler kendilerinin sahip olamadıklarını çocuklarına vermek, çocukları kırmamak, yoksun bırakmamak arkadaşları arasında mahcup etmemek adına her istediğini yapıyor. Belki de, çok çalışmak ve çocuklarına zaman ayıramamanın suçluluğunu bastırmak, çocuklarına sevgilerini göstermek adına, hiçbir isteklerine hayır demiyor, belki de bu şekilde kendilerini tatmin ediyor. Çocuklar her şeye çok çabuk sahip oluyorlar. Tutturarak istediği oyuncağı alınan çocuğun hevesi çok çabuk geçip hemen yeni bir şey arayışına geçiyor ve yeni istekleri geliyor.
Zahmetsiz elde edilen nesneler arttıkça o nesnelerden elde edilen tatmin aşağı iniyor. Bu da tıpkı bizim vücudumuz için gerekli olmayan ihtiyacımız olmayan şeyler iştahımızı açıyor, bizi şişmanlatıyorsa; kalıcı doyurucu ilişki yerine aslında ihtiyacımız olmayan şeylerle uğraşmak, bir şeyler alarak, gelip geçici mutluluklar peşinde koşmak da ‘’Ruhsal Obezlik’’e neden olur. Kişi elde ettiklerinden bir türlü doyum sağlamaz. Çocuklarımızın her istediklerini hemen yaparak, sınır koymayarak doyumsuz ‘’Ruhsal obez çocuklar’’ olmasına sebep olabiliriz
Anne baba sevilen bir anne baba olmak, çocuğunu mutsuz etmemek için çocuğunun çoğu isteğine hayır diyemeyip yaparsa, çocuklar anne babayı her isteklerini karşılaması gereken kişiler olarak görmeye başlar. Ayrıca sadece anne babasının değil herkesin kendisini her istediğini hemen yapmasını bekler. Bu çocuklar hazzı ertelemeyi veya bunun yaşattığı gerilimle baş etmeyi öğrenemez. ‘‘benmerkezci’’ ve talepkar bir tutumla, dünyanın kendi etrafında döndüğünü kendisinin her şeyi istemeye hakkı olduğunu ve diğer insanların kendisine hizmet etmek için var olduklarını düşünür.
Çocuklarınızın mutlu olmasını istiyorsanız bazı isteklerine hayır diyebilmeyi bilmeli ve uyulması gereken kuralları öğretmeliyiz. Çocuğa anlaşılır, kesin ve etkili sınırları olan, güvenli bir ortam sunmak çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir.
Hiçbirimiz sınırları çok isteyerek memnuniyetle kabul etmek istemeyiz. Çocukların da kural koyan anababaya ‘’ Bu kuralları benim iyiliğim için koyduğunuz, iyi ki kurallarımız var’’ demesini beklemek yanlış olur. Anababa olmanın zor taraflarından birisi de konulan kurallar sınırlar nedeniyle çocuğun kızgın olmasını tolere edebilmek ve geri adım atmamaktır.
Anababalar etkili ve kesin sınırlar koyamıyor, çünkü çocuklarının sevgisini kaybedeceklerinden veya onların mutsuz olacağından korkuyor. Çocuklar da anababanın bu korkusunu hisseder ve sınırlarla karşılaştıklarında ‘siz beni hiç sevmiyorsunuz, hiçbir dediğimi yapmıyorsunuz, başkalarının anne babası izin veriyor, sen kötü annesin babasın’’ gibi cümleler kurarak, anne babanın kendisini suçlu hissetmesini ve pazarlıklarla geri adım atmasını sağlar.
Bu sorunun tek bir cevabı olamaz, çünkü her aile için kurallar farklıdır. Zaten anne baba gerçekten gerekli olduğuna inanmadığı bir kuralı koyarsa bunu sonuna kadar uygulayamaz. Bunun için çocuğunuza ne kural koyarsanız koyun önceden düşünün, gerçekten gerekli olduğuna inanın ve kararlı olun geri adım atmayın.
Anne baba çocuğun uygun olmayan bir isteğine birkaç kez ‘’hayır’’ dedikten sonra pes edip ‘’evet’’ diyor ve izin veriyorsa, çocuk israr etmenin işe yaradığını öğrenecektir. Hayır dediğimizde çocuk mızmızlandığında, bağırıp çağırdığında, kendine veya çevreye zarar verdiğinde, pazarlık edip bir daha yapmayacağına söz verdirip, pes edip geri adım atarsak, çocuğu bu olumsuz davranışları için fark etmeden ödüllendirmiş ve bu olumsuz davranışların pekişmesine neden oluruz. Bundan sonra çocuk her hayır dediğimiz davranışta daha önce işine yarayan bu yöntemleri deneyecektir.
Bazen de anne baba çok yorgun olduğu ve çocukla uğraşacak enerjisi yoksa sorun çıkmasın diye bazen kuraların bozulmasına izin verir. Özellikle de misafirlikte, sokakta, alışverişte, çevrede başkaları varsa, anne baba başkalarının yanında rezil olmamak adına, daha önceden hayır dedikleri şeylere izin verebilirler. Çocuklar bu durumu çok küçükken bile çözer ve başkalarını yanın da daha da tutturur. Eğer çocuğumuzun koyduğumuz kurallara uymasını istiyorsak, konulan kuralların laf olsun diye değil, gerçekten çocuğun yararı için gerekli olup olmadığına inanılarak konulması ve ortama şartlara bizim ruh halimize göre değişmemesi gereklidir.
Anne ve babanın çocuğun hayatındaki diğer kişilerin de kurallar konusunda işbirliği yapması çok önemlidir. Anababalar farklı kişilik özellikleri ve farklı kişilik özelliklerine sahip olduğu için sorunlar karşısındaki tepkileri de farklı olması doğaldır. Ancak bu farkı en aza indirmek çocukların yanında kurallar konusunda tartışmamak kurallar konusunda daha önceden konuşup birlikte karar almak ve uygulamak önemlidir. Annenin koyduğu bir kurala baba ‘’bırak yapsın, yapsa ne olacak derse veya anneanne dede ‘’çocuğu ağlatmayın bizim evimizde bugünlük yapıversin’’ derse çocuklar kuralları öğrenemez ancak kuralları nasıl bozabileceklerini öğrenir.
Kuralları koymamız kadar bunlara bizim ne kadar uyduğumuz da önemlidir. Çünkü çocuklar söylediklerimizden çok yaptıklarımızı örnek alır ve uygular. Çocuğunun çok bilgisayarda oyun oynamamasını ders çalışmasını, kitap okumasını isteyen bir anne baba, sürekli tv de dizi izliyor veya akşamları bilgisayar başında zaman geçiriyorsa çocuğa bu konuda kural koyamaz veya uygulatamaz.
Neler Yapmalıyız?
Her anne baba için çocuğu ‘en özel’ çocuktur, o güne kadar görülmemiş ‘en güzel’ çocuktur. Üzer, ama ...
Devamını OkuYaşamımızın ilk yıllarındaki ilişkilerimizin; kişiliğimiz, benlik kavramımız ve bütün hayatımız boyu ...
Devamını OkuDikkat eksikliği hiperaktivite (DEHB), kişinin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareke ...
Devamını Oku